Şantiyelerin kravatlı mühendisleri

Oya Kotan | 7.03.2019

Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin 30 yıl önce kurduğu Boğaziçi Üniversitesi Yapı Kulübü (BÜYAP), çok önemli projelere imza atıyor. Kulüp, Türkiye genelinde hayata geçirdiği okul projeleri, düzenlediği uluslararası yarışmalar, alanında deneyimli olan isimlerini bir araya getirdiği kariyer buluşmalarıyla adından söz ettiriyor. BÜYAP’la ilgili olarak, kulüpte aktif olarak çalışmalarda bulunan üyelerden Gökçe İrem Akgün ve Cenk Alp Sezgin ile üniversitenin Bebek’te bulunan kampüsünde buluştuk. Hem inşaat mühendisliği eğitimi, hem kulüp faaliyetleri ve amaçları, hem de yapı malzemeleri algılarına yönelik yaptığımız söyleşiyi, açık havada kampüs içindeki Boğaz’a nazır banklarda nefis bir manzara eşliğinde gerçekleştirdik. Önce inşaat mühendisliği bölümü ikinci sınıf öğrencileri olan Gökçe ve Cenk’i yakından tanıyoruz. Ailesiyle İstanbul’da yaşayan Gökçe, inşaat mühendisliğini bilinçli seçmiş. Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘mimarlık bölümü’ olmadığı için, bu bölüm onun için en ideal seçeneklerden biri olmuş. Bölüme gelir gelmez de BÜYAP’ta aktif olarak çalışmaya başlamış. Kulübün yıllık olarak çıkardığı ‘CivilNews’ dergisi ve aylık olarak yayınlanan ‘Civilnews Bülten’ adlı yayınların koordinatörlüğü görevini üstlenmiş hemen.

 

BÜYAP’ın yıl içerisinde gerçekleştirdiği çok sayıda faaliyet var. ‘Civil Career’, 2007’den bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen ‘Design&Construct’ isimli Uluslararası Çelik Köprü Yarışması, 2010 yılında başlanan ‘İlkokulumuz Projesi’, BÜYAP Teknik Gezileri, bu yıl BÜYAP tarafından organize edilen ‘Uluslararası İnşaat Mühendisliği Öğrencileri Akademik Kongresi’, AER Yarışması, ProCe Yarışması, Women in Build environment ve Boğaziçi Köprü Zirvesi gibi birçok etkinliği bir yayın içinde derleyip toplama görevi Gökçe’ye kalmış.

 

Cenk Alp Sezgin ise İstanbul’a üniversite eğitimi için Kırklareli’den gelmiş, Boğaziçi Üniversitesi’nin yurdunda kalıyor. BÜYAP’a bu yıl aktif olarak katılmış ve o da hem kulübün dergi koordinatörlüğünde görev yapıyor, hem de kulübün teknik gezi organizasyon sorumlularından.

 

BÜYAP, üniversitenin en köklü kulübü

 

Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrenci kulüplerine çok önem verdiğini ve 10 kişiden oluşan gruplara kulüp kurma imkanı tanıdığını söylüyor Gökçe. Bu bağlamda 40’tan fazla kulübün bulunduğu üniversitede, en köklü kulübün üniversitenin Robert Koleji olduğu dönemlerden kalma inşaat yapı kulübü olduğuna dikkat çekiyor: “1986 yılında kurulan BÜYAP, şimdiki kulüpler arasında ilk beşte. Aktif üye sayımız 40’ın üzerinde. Bütçemiz 200 bin -250 bin TL arasında değişiyor. En büyük bütçeyi yaratan kulübüz. Bütçemiz, kulübün geliştirdiği projeler ve gerçekleştirdiği etkinlikler için harcanıyor. Sadece ‘İlkokulumuz Projesi’ için yarattığımız bütçe 500 bin TL civarında.”

 

‘İlkokulum’ ile büyük bütçeli projeler

 

BÜYAP, sosyal sorumluluk kapsamında başlattığı ‘İlkokulumuz’ projesiyle yeterli koşulları sağlanamayan bölgelerde okul inşaatı yapılmasına önayak oluyor. Yapılan saha araştırmalarının ardından seçilen bölgelerde yapılacak okul inşaatını valilikler, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri ile birlikte gerçekleştirdiklerini belirten Gökçe, BÜYAP’ın inşaat yapımı için finansman sağlama ve koordinasyon görevinde bulunduğunun altını çiziyor. ‘İlkokulum’ projesiyle yapı sektöründe faaliyet gösteren firmaların verdiği sponsorluk desteğiyle büyük bütçeli yapı projelerini hayata geçirdiklerini söylüyor: “Kulüp olarak 2010 yılında Düzce'nin Akçakoca ilçesinin Balatlı köyünde ve 2011’de Ağrı'nın Tezeren köyünde okul projeleri gerçekleştirdik. Bu yıl ise üçüncü okul projemizi Adıyaman’ın Kahta ilçesinin Yazıbeydili köyünde gerçekleştirdik.Bir yıl süren 1 katlı ve 4 derslikli okul inşaatını açılışını 17 Ekim’de yaptık.”

 

 

Adıyaman’daki okul projesine TAV Yapı, Ytong, Eczacıbaşı, Hekimoğlu Holding, ATK İnşaat, Doğuş İnşaat, TEB Bankası, Borusan Lojistik, Robert Mezunlar Derneği, Fer Yapı, Eray Plastik gibi firmaların sponsorluk desteği veren firmaların isimlerini okul içinde bulunan levhaya yazdıklarını belirten Cenk, bunların dışında küçük de olsa katkı sunan çok sayıda firma ve kişi olduğunun da altını çiziyor ve okulu 25 sponsorun sunduğu malzeme yardımlarıyla birlikte 500 bin liralık bir yatırım değeriyle hayata geçirdiklerini söylüyor.

 

Uluslararası yarışmalar

 

Gökçe, BÜYAP’ın 10 yıldır devam eden ve her yıl mayıs ayı sonunda bir hafta süreyle düzenlenen ‘Uluslararası Çelik Köprü Yarışması’nın Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden gelen öğrencilerin projelerine ev sahipliği yaptığını belirtiyor. Takımlar halinde yarışmaya katılan ve ön elemeyi geçen öğrencilerin 5 metre uzunluğunda, 2 metre genişliğinde tasarladıkları köprülerini Boğaziçi Üniversitesi kampüsü içinde inşa ederek köprü minyatürlerini sergilediklerini söylüyor ve festival tadında geçen yarışmanın sonucunda birinci, ikinci ve üçüncü seçilen projenin yanı sıra estetik köprü tasarımına para ödülü verdiklerini kaydediyor. Gökçe, köprü projelerinin her zaman yapılmaması nedeniyle inşaat projeleri arasında en ilgi çeken alanlardan biri olduğunu söylüyor.

 

BÜYAP ekibi olarak bu yıl 10’uncu kez düzenledikleri ‘Boğaziçi Köprü Zirvesi’ne ise ‘köprünün üstadı’ olarak anılan ve Üçüncü Köprü’nün yapımında görev alan ünlü Fransız mimar Dr. Michel Virlogeux’u konuk ettiklerini belirten Gökçe, Üçüncü Köprü ile ilgili teknik detaylar veren Virlogeux’un, gerçekleştirdiği köprülerle ilgili deneyimlerini aktardığını anlatıyor.

 

Kariyer günlerinde deneyimler aktarılıyor

 

Kulübün her yıl kasım ayında iki gün süren ‘Civil Career’ adlı kariyer günü etkinliği gerçekleştirdiğini söylüyor Gökçe ve Doğan Hasol, Doğan Tekeli, Ozan Balaban, Selami Gürel, Mahir Demir gibi mimarlık ve inşaat ağırlıklı olmak üzere farklı alanlardan önemli pozisyonda olan isimleri konuk ederek, Türkiye’nin her yerinden etkinliğe katılan öğrencilerin bu insanların deneyimlerinden faydalandığını aktarıyor.

 

Atıl alanlara ‘ProCe’ yaklaşımlar

 

BÜYAP’ın bu yıl ilk kez ‘ProCe’ isimli gayrimenkul değerlendirme yarışması da düzenlediklerini belirten Gökçe, “Yarışmaya grup olarak katılan mimarlık ve inşaat mühendisliği öğrencileri için bir fikir yarışması. Atıl bir binanın nasıl değerlendirileceğine ilişkin fikirlerini ortaya koyuyorlar. Kazanan öğrencilere para ödülünün yanı sıra staj imkanı sağlanıyor” diyor ve yarışmanın öğrencilerden çok büyük ilgi gördüğüne işaret ediyor.

 

Cenk, BÜYAP’ın üniversite bünyesindeki hocalardan da bazı destekler alsalar da, ağırlıklı olarak bu tür projelerin kulüplerin gösterdiği çalışmalar sonucunda ortaya çıktığını anlatıyor ve bu tür bir çalışma sürecinin kendi backroundları için çok önemli bir deneyim olacağının da farkında olduklarını söylüyor.

 

Sponsorluk arayışı

 

Proje üretimindeki en büyük sıkıntıyı sponsor bulma konusunda yaşadıklarını dile getiriyor Gökçe: “Projemizi anlattığımızda cevap kesinlikle ‘Çok güzel proje, değerlendirmeye alıyoruz’ şeklinde oluyor. Ki yüzde 40 oranında de olumlu bir dönüş alıyoruz. Ancak biz geri dönüş oranını artırmak için, daha fazla iletişime geçiyoruz ve daha fazla görüşmeye gidiyoruz.”

 

Şantiyede çalışmayan mühendisler

 

Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün önceki yıllarda 30 olan kontenjanının son 3-4 yıldır 60’a çıkarıldığını söylüyor ve bu oranın yüzde 20’sini kız öğrencilerin oluşturduğunu vurguluyor: “Boğaziçili inşaat mühendisleri sektörde genellikle ‘şantiyede çalışmayan mühendisler’ olarak anılıyorlar. Genel kanı da bölüm mezunlarının yüzde 60’ının inşaat sektöründe, geri kalanların ise farklı sektörlerde çalıştığı yönünde.”

 

“Aslında baktığınızda Boğaziçi Üniversitesi, eğitimde farklı bir alt yapı veriyor. Siz kendinizi geliştirdikçe farklı yerlere kayabiliyorsunuz. Ki, bu üniversite mezunuysanız ve imkanları da kullanırsanız size açılmayacak kapı yok” diyor Cenk, üniversite bünyesinde çok fazla sosyal faaliyet olması, farklı disiplinlerden öğrencilerle de iletişim kurmalarına imkan sağladığını söylüyor: “İnşaat mühendisi olarak mezun olacağız ama okulda mevcut imkanları kullanarak niteliklerinizi artırabilirsiniz. Bu perspektifinizi geliştirdiği gibi, gelecekte sizin için farklı alternatifler de yaratabilir.”

 

Gökçe, inşaat mühendisliği bölümü derslerinin dışında aldıkları eğitimin de kendilerine çok şey kattığını düşünüyor ve özellikle hocaların alanlarına çok hakim olduklarını söylüyor. Gerek Toprak Bilimi, gerekse seçmeli olarak aldığı ‘Global Climate Change’ dersinin bakış açısını ve vizyonunu çok farklı bir noktaya taşıdığını anlatıyor: “Artık iklim değişikliği konusuna o kadar farklı bakmaya başladım ki. Karbondioksit emisyonunu artırmamak için arkadaşlarıma sürekli ‘kağıt ve pet şişe kullanmayalım, bunun yerine cam kullanalım’ demeye başladım.”

 

Teorik bilgi pratikle destekleniyor

 

İnşaat mühendisliği eğitiminde teorinin yanı sıra pratiğin de önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Gökçe, “Daha mezun olamadan bizi branşlarla ilgili bilgi sahibi olmamızı sağlıyorlar. Çünkü inşaat mühendisliğinin alt dalları çok geniş. İnşaat mühendisliğinin sadece bina olmadığını, kıyı mühendisliği, altyapı, köprüler, metrolar gibi farklı alt dalları olduğunu fark etmemizi sağlıyorlar” derken “Boğaziçi Üniversitesi’nde diğer birçok bölümde olduğu gibi, inşaat mühendisliği bölümünde de bilim insanı yetiştirmek gibi bir anlayış var” diye vurguluyor.

 

Cenk de üniversitedeki inşaat mühendisliği eğitim yaklaşımını, “Sadece kendi alanında değil, başka alanlara da hakim olan, başka dallarda da uzmanlık yapabilecek insanlar yetiştirmek” şeklinde özetliyor ve ekliyor: “Üniversite, bizi bu bölümü bitirdiğimizde inşaat mühendisi olmaya zorlamıyor. Geniş bir perspektiften yaklaşıyor.”

 

Yapı mühendisliği ve yapı malzemesi ilişkisi bir zorunluluk

 

İnşaat mühendisliği eğitiminde, yapı mühendisliği ve malzeme ilişkisinin bir zorunluluk olduğunu ortaya koyan Gökçe, malzeme bilimi, toprak bilimi, çelik gibi yapı alanındaki farklı derslerle ciddi bir öğrenme sürecinden geçtiklerini söylüyor ve özellikle yapı kulübü vasıtasıyla iletişim kurdukları yapı malzemesi firmalarına yapılan teknik geziler aracılığıyla da malzeme konusunda bir bilgilenme süreci içine girdiklerini ifade ediyor. Gökçe, bu tür faaliyetlerin içinde olmanın kendilerini sektöre daha da yakınlaştırdığını belirtirken; Cenk de, yapı malzemesi alanındaki pratiğin, kulüp faaliyetleriyle bir üst seviyeye taşındığını aktarıyor: “BÜYAP ile birlikte düzenli olarak teknik geziler yapıyoruz. Yapı malzemeleri firmalarına yönelik yaptığımız gezilerin dışında; Bakü’ye ve Moskova'ya giderek orada bulanan şantiyeleri inceledik. Türkiye’de gerçekleştirilen Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü, Vodafone Arena, Üçüncü Köprü, Mahmutbey Metrosu gibi projelerin şantiyelerinde inceleme gezileri yaptık.”

 

‘Alçı, yapı için olmazsa olmaz’

 

Gökçe ve Cenk’ten alçıyla ilgili fikirlerini de alıyoruz. Henüz mühendislikte yeni oldukları için alçı teknolojisiyle ilgili derinlemesine bir inceleme yapmadıklarını ifade etseler de;

Gökçe, inşaat sektöründe öne çıkan alçıyı da yapı malzemesi olarak olmazsa olmaz bir ürün olarak görüyor ve “Alçı, bana göre her şeyiyle özelliklerini bilmemiz, araştırmamız ve tasarımını yapmamız, planını çıkarmamız gereken bir ürün. İnşaatın yapım sürelerinde hızın maliyet üzerindeki etkisini dikkate aldığımızda, alçının bu manada çok büyük bir katkı sunduğunu biliyoruz” diyor.

 

‘Yeşil bina regülasyonları daha sert olmalı’

 

Gökçe ve Cenk, son dönemlerde yapı malzemesi üreticilerinin çevreye duyarlı, karbon emisyonunu azaltan ürünler geliştirmiş olmasını da küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin olduğu bir dünyada inşaat sektörünün üzerine düşen bir sorumluluk olarak görüyorlar.

“Çevreye yönelik bilincin arttığını görüyoruz. Çünkü yeşil binalara daha fazla rastlamaya başladık. BÜYAP olarak gittiğimiz fabrika gezilerinde bunu görmeye başladık. Hem ürünler, hem de fabrikaların yeşil bina kategorisinde ele alınıyor olmasından da memnuniyet duyuyoruz” diyor Gökçe, yeşil malzeme ve yeşil bina konusunda yapılan regülasyonların ise daha sert olması gerektiğini düşünüyor. Cenk ise yeterli teşvik olmamasının, çoğu firmanın meseleye fiyat-performans dengesi üzerinden bakmasına sebep olduğu yorumunda bulunuyor ve bu tür ürünlerin cazibe kazanması ve daha fazla geliştirilmesi için teşvikler yapılması gerektiğine vurgu yapıyor.

 

İnşaat mühendisliği eğitiminde sürdürülebilirlik

 

İnşaat mühendisliği eğitiminin de sürdürülebilirlik meselesi üzerinden ele alındığını söylüyor Gökçe, “Hocalarımız ders anlatırken verdikleri örneklerde meseleyi çevre ve sürdürülebilirlik üzerinden aldıklarını görüyoruz. Hocalarımız derslerde ‘şöyle bir malzeme var, karbon emisyonunu şu kadar düşürüyor; ancak maliyeti şu kadar’ gibi örnekler veriyorlar.

 

Dalsan Alçı’nın çevre duyarlılığı umut verici

 

Dalsan Alçı’nın veya başka bir firmanın geliştirdiği çevreye duyarlı inovatif ürünlerin, yapı sektörünün de geleceğini belirleyeceğine işaret ediyor Gökçe: “Dalsan Alçı’nın bu ürünü yapması, rakiplerini de hareket geçiriyor. Ve gittikçe daha verimli bir hale geliyor yapı malzemesi alanı. Bu, hem fiyat açısından, hem de inovasyon açısından değer katıyor. Ben sektörün buna doğru yönleneceğini düşünüyorum. Türkiye’de bir düzenleme gelmesi, bunun uygulanması genelde çok zaman alıyor. Herhangi bir kısıtlayıcı regülasyon olmadan Dalsan Alçı gibi firmaların çevreyi dikkate alan çalışmalar yapması ve inovatif ürünler geliştirmesi, inşaat mühendisi adayı olarak beni mutlu ediyor ve gelecek için umudumu artırıyor.”

 

“Çevreyi düşünen birilerinin olması, bizi düşünen birilerinin olması, beni de çok mutlu eder” diyen Cenk, “Bir firmanın ar-ge’ye bütçe ayırması, zaman ve emek harcaması çok değerli. Firmaların çevreye duyarlı olmaları ve bu tür ürünler geliştirmesi, benim direkt tercih sebebim. Bu tür faaliyetleri de desteklemek isterim” diyor.

 

Dalsan Alçı’dan hemen dönüş almak mutlu etti

 

BÜYAP’ın sektör ile daha sıkı bir iletişim geliştirmek üzere faaliyetlerini yoğunlaştırdığını belirten Gökçe, Dalsan Alçı ile kurulan iletişim sonrasında hemen geri dönüş olmasından ve kendilerine Alçım Dergisi’nin ‘Kampüs’ bölümünde yer verilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiriyor. BÜYAP olarak Dalsan Alçı ile farklı projelerde de işbirliği yapmak istediklerini anlatıyor Gökçe, “Sürekli iletişim halinde olmak, etkinliklerimizle ilgili bilgi vermek isteriz. Ayrıca, hem sosyal sorumluluk projelerimizde, hem gayrimenkul değerlendirmede, projelerimizde bize sponsorluk veya mentorluk desteği vermesini isteriz. Çünkü sektörün içinde olan ve işine değer veren deneyimlerinden faydalanmak önemli. Yine Dalsan Alçı’nın gerçekleştireceği etkinliklere bizler de katılmak, alçı teknolojisi gibi yapı malzemelerinde gelinen son durumu yakından görmek, bu konuda bilgi almak isteriz; mesleki olarak bizlere de çok şey katar.”

 

Proje ve yarışmaların eğitimdeki yeri üzerine de değerlendirme yapan Gökçe, öğrencilere yönelik yapılan yarışmaları, teorik bilginin pratiğe dönüşebileceği en iyi alanlardan biri olarak görüyor ve yarışmaların organizasyonlarının dahi pratiğe dair çok önemli deneyimler sağladığını aktarıyor.

 

Cenk, bu tür bir etkinlik organizasyonunda BÜYAP’a üye olan tüm ekibe bir şeyler kattığını söylüyor ve “Kulüpte hemen hemen herkes bir görev alıyor. Ve uygulamalı olarak bu sürece dahil olmanın teoriden çok farklı olduğunu görüyoruz. Hocalarımız da bizleri bu tür etkinliklere katılımımız konusunda teşvik ediyor” diyerek sözlerini bitiriyor.

 

test